
Gülsüm Anne (Gülsüm Kıratlı)
02-04-2025
Deniz Feneri’nin manevi annesi Gülsüm Kıratlı zorluklarla dolu hayat hikayesini ve başarı öyküsünü bizlere anlattı.
Derneğe 26 yıldır gönüllü olarak hizmet veren başarılı iş kadını Gülsüm Kıratlı “Hayatımda iyi ki yapmışım dediğim iki şey oldu bunlardan bir tanesi mukaddes topraklara gidip Haç ve Umre ibadetini yapmak; diğeri ise “Deniz Feneri Gönüllüsü” olmaktır” dedi.
Gülsüm anne 1953 yılında Rize’nin Çayeli İlçesi’ndeki Erenler Köyü’nde dünyaya geldi. Henüz 5 yaşındayken kömür parçaları ile harfleri yazarak okuma yazmayı kendi kendine öğrendi. Kendi çabalarıyla İstanbul’a geldi. 1974 yılında tekstil alanındaki girişimleriyle yurt dışına ihracat yapan iş yerine sahip oldu. Gülsüm anne o yılları şöyle anlatıyor; İş kadını olarak hayatımı sürdürürken birçok iyiliğe vesile olmayı Allah bana nasip etti. O yıllarda da ihtiyaç sahiplerine giyim yardımını mahallemizin muhtarı sayesinde ulaştırıyordum. Gene hiç unutmam o senelerde Bosna Hersek’ten hastalar geldi. Benim iyilik sever bir kadın olduğumu bilen esnaflar bu hastalarla ilgilenmemi rica ettiler. Allah’a şükür 61 hastanın tüm ihtiyaçlarını 2 yıl boyunca karşıladım. Tabi bu yardımı yaparken müşterim olan esnaf arkadaşlardan da destek aldım. Mont yapan müşterimden, 61 mont istedim. Gömlek yapandan 61 gömlek istedim. Bu şekilde 61 Bosnalı ihtiyaç sahibinin 2 yıl boyunca ihtiyaçlarını giderdim.
Anne Ünvanını Bana Deniz Feneri Verdi
Gülsüm Kıratlı’nin gönüllü olarak iyiliğe hizmet etmeye başladığı günden bugüne tam 26 yıl geçti. Kıratlı “Hem çocukluğum hem gençliğim hem de yaşlılığım da beni mutlu yapan tek şey “iyilik” yapmak oldu. Birçok partide aktif olarak görev aldım; ama aradığım mutlak doğruyu ve mutluğu bir türlü bulamadım. Deniz Feneri Gönüllüsü olmaya karar vereli üzerinden 26 yıl geçti. Bu kararı verdikten sonra 26 yılım hep mutluluk içinde geçtiğini” ifade etti.
Deniz Feneri’nin yardımlarında ve bir çok sosyal projesinde etkin olarak görev alan Gülsüm anne yaptığı hizmetlerin dışında bir anne şefkatiyle ihtiyaç sahiplerini kucakladığı için kendisine manevi olarak annelik ünvanının verildiğini söyledi.
25. Yılda Gönüllü Ödülüne Laik Görüldü
Deniz Feneri Derneği’nin "25. Yıl Programı" Haliç Kongre Merkezi'nde "Çeyrek Asırlık Hikaye" sloganıyla büyük bir coşku ile kutlandı. Programda Onur Ödülleri, Gönüllü Ödülü, Yardımsever Ödülü ve “İyilik Kazandırır” temasıyla bu yıl ilk defa düzenlenen kısa film yarışmasının ödül töreni gerçekleşti.
Uzun yıllar yaptığı iyilikler ve vesile olduğu güzellikle içim Gönüllü Ödülü Gülsüm Kıratlı’ya verildi. Kıratlı “Bugün yaşadığımı mutluluğun tarifi olamaz, beni onure eden Deniz Feneri’ne çok teşekkür ediyorum” dedi.
Gülsüm anne ile yaptığımız söyleşide kendi öz biyografisini şöyle anlattı;
Ben Gülsüm Anne, bana annelik ünvanı Deniz Feneri Derneği tarafından verildi. Deniz Feneri Derneği’nde 20 yıldır gönüllü olarak hizmet vermekteyim. Asıl ismim Gülsüm Kıratlı, 1953 yılında Rize’nin Çayeli İlçesi’ndeki Erenler Köyü’nde dünyaya geldim. Fakir bir ailenin onuncu çocuğuydum. Anne ve babam rençberlik yaparak geçinmeye çalıyordu. Çocukluğum yokluk içinde geçtiği için yoksul insanların halinden çok iyi anlıyorum. Okumayı çok isteyen bir çocuktum ama benim zamanımda kız çocuklarını okula göndermezlerdi. Bende bu sebepten dolayı okuyamadım maalesef. Kendi kedime gazeteler bularak, kömürle üzerine yazılar yazmaya çalışırdım. Biz küçükken yokluk vardı. Şimdiki gibi defter kalem yoktu, ama ben öğrenmeliydim. Çocuk aklım bunu diyordu bana. Henüz 5 Yaşında iken okuma yazmayı kendi kendime öğrendim. İyi ki de öğrenmişim okumaya yazmayı; çünkü okuyup yazmak birçok iyiliğe vesile oldu. Eşleri gurbette olan hanımların mektuplarını okur ve yazardım. İyilik çocukluktan beri içimde vardı. Hatta 6 yaşımda şiirler yazıyordum.
1971 yılında Çayeli’nde Kız sanat Enstitüsü açıldı. Oraya girmek için ilkokul diplomam yoktu. Nitekim bir yolunu bulup oraya başladım. 1 yıl okudum fakat ikinci yıl diplomamın olmadığını anladılar ve okuldan ayrılmak zorunda kaldım. Kendi kendime karar verdim. Ben İstanbul’a gideceğim köyde kalmayacağım dedim ve 1972 yılında İstanbul’a geldim. İstanbul’a geldikten bir yıl sonra da eşimle evlendim. Bu arada kızım Dilek Buğday dünyaya geldi. Arından oğlum Mehmet dünyaya geldi.
1973 yılında eşim ile birlikte tekstil alanında hizmet veren iş yeri açtık. 1974 yılında Kıbrıs Barış Harekâtı oldu. Kıbrıs Barış Harekat’ı sonrası iş yerimin isminin Girne olmasına karar verdik. 1974’de iş kadını oldum. İş kadını olarak hayatımı sürdürürken birçok iyiliğe vesile olmayı Allah bana nasip etti. O yıllarda da ihtiyaç sahiplerine giyim yardımını mahallemizin muhtarı sayesinde ulaştırıyordum. Gene hiç unutmam o senelerde Bosna Hersek’ten hastalar geldi. Benim iyilik sever bir kadın olduğumu bilen esnaflar bu hastalarla ilgilenmemi rica ettiler. Allah’a şükür 61 hastanın tüm ihtiyaçlarını 2 yıl boyunca karşıladım. Tabi bu yardımı yaparken müşterim olan esnaf arkadaşlardan da destek aldım. Mont yapan müşterimden, 61 mont istedim. Gömlek yapandan 61 gömlek istedim. Bu şekilde 61 Bosnalı ihtiyaç sahibinin 2 yıl boyunca ihtiyaçlarını giderdim.
2001 yılında Deniz Feneri programını Televizyondan izlerken Ramazan Abi bacağı kesik olan bir ihtiyaç sahibinin evine gitmişti. Ramazan abi ağladı bende ağladım. Onu izledikten sonra dedim ki; bende bir Deniz Feneri olmam lazım. Sabah kalktıktan sonra işe gitmedim ve ilk iş olarak Deniz Feneri Derneği’ne gittim. Esasen Deniz Feneri benim evime de çok yakınmış ama nerde olduğu bilmiyordum. Fatih’deki Kocamustafapaşa Mahallesi’nde oturuyordum. Deniz Feneri Derneği’nin çok yakınımda olduğunu öğrendim ve yürüyerek Derneğe geldim. Ben Deniz Feneri Gönüllüsü olmak istiyorum, dedim. Dün akşam izlediğimi programı anlattım yetkililere, Deniz Feneri Derneği beni severek kabül etti ve bizim için ne yapabilirsin dediler. Ne iş verilirse yaparım dedim. Benim arabam olduğu için bana gıda kolilerini ihtiyaç sahibi ailelere götürme görevini verdiler. Arabam station olduğu için arkası çok genişti, 10-12 ailenin gıda kolisini arabama koyarak ihtiyaç sahiplerine gıda dağıtmaya çıkıyordum. Bu gıda kolilerini bitince tekrar geliyordum ve tekrar 10-12 koliyi ihtiyaç sahiplerine ulaştırıyordum. Gün içinde defalarca bu şekilde dağıtıma çıkıyordum.
Deniz Feneri Gönüllüsü olduktan 2 yıl sonra “1001 Çocuk 1001 Dilek” projesi başladı. Bu proje kapsamında 23 Nisan’da yetim çocukları gönüllü ailelere veriliyordu. Bende çocukları çok sevdiğim için yetim çocuklardan bende aldım. Evim Kumburgaz’da her gün 50 km yol giderek çocukları Deniz Feneri Derneği’nden alıyordum, akşam bende kalıyorlardı sonra sabah tekrar çocukları Derneğe bırakmam gerekiyordu. Çünkü çocuklar belediyenin organize ettiği etkinliklere katılarak güzel zaman geçiriyorlardı.
Deniz Feneri’nin birçok projesinde yer aldım. Ramazan aylarında “İftar’a 5 Kala” programı için aparatif yiyecekler hazırlayarak oruçlu insanların orucunun açılmasına vesile olduk. Ramazan ayı dışında da Feshane’de kermesler düzenleyerek Derneğe nakti olarak bağışlar kazandırdık. İhtiyaç sahibi ailelerinin evlerine giderek onların dertlerini dinledik; yardıma talebi yapan ailelerin sosyal incelemelerini yapmak için evlerine misafir olduk. Allah’a hamdolsun Deniz Feneri sayesinde birçok iyilik projesinin içinde yer aldım. Hâlâ da yer almaya devam ediyorum
Hayatımda iyi ki yapmışım dediğim iki şey oldu bunlardan bir tanesi mukaddes topraklara gidip Haç ve Umre ibadetini yapmak; diğeri ise “Deniz Feneri Gönüllüsü” olmaktır. İkisi içinde iyi ki yapmışım diyorum.
Hem çocukluğum hem gençliğim hem de yaşlılığım da beni mutlu yapan tek şey “iyilik” yapmak oldu. Birçok partide aktif olarak görev aldım; ama aradığım mutlak doğruyu ve mutluğu bir türlü bulamadım. Deniz Feneri Gönüllüsü olmaya karar vereli üzerinden 26 yıl geçti. Bu kararı verdikten sonra 26 yılım hep mutluluk içinde geçti. Deniz Feneri’nde yaşadığım mutluluğu hayatın hiçbir yerinde bulamadım ne siyasi partiler ne de iş dünyası beni tatmin etmedi. Meğerse beni mutlu edecek hakiki yol, Allah’ın bana nasip ettiği; Deniz Feneri Gönüllüsü olarak iyilik peşinde koşmakmış. Benim büyük ailem dediğim Deniz Feneri, İyi ki var… İyi ki; iyilik var, iyi ki gönül vermek, gönül almak var.
Gülsüm Kıratlı yani Deniz Feneri’nin Gülsüm annesi, 5 torun sahibi ve emekli iş kadını olarak yaşamını sürdürüyor. Gülsüm Kıratlı son olarak bizlere iyilik temennisi olarak; “Gönül vereniniz ve gönül alanınız çok olsun inşallah” sözleriyle hayatının güzelliklerini bizler için temenni ediyor.










Gündemdeki Projeler
