Blog

Kızılcahamam'da Sivil Bir Buluşma

Moğolistan’da Deniz Feneri’nin adak kurbanlarını kesmeye gittiğinde Asım Serçe’nin gördüğü ilgi unutulmazdı. Bizim Radyo’da hazırlayıp sunduğum Yarım Elma programında anlattı yaşadıklarını.

Moğolistan’da Deniz Feneri’nin adak kurbanlarını kesmeye gittiğinde Asım Serçe’nin gördüğü ilgi unutulmazdı. Bizim Radyo’da hazırlayıp sunduğum Yarım Elma programında anlattı yaşadıklarını.

Geçen yıl Sudan’da bir Kur’an Kursunu ziyaret sırasında Deniz Feneri Genel Başkanı Av. Mehmet Cengiz ve arkadaşlarını misafir eden ev sahibinin öğrencilere coşkulu bir ifade ile, “Bu misafirler sıradan misafirler değil, bunlar hilafet merkezinden geliyorlar!” deyişi göz yaşartıcı idi.

Makedonya’da, Bosna’da, Arnavutluk’ta Türkiye’den giden yardım görevlilerinin karşılaştığı etkileyici manzaralar, işittikleri içimizi ısıtan dualar, bir şeyi özetliyor bize: Osmanlı’nın yüzyıllar boyunca hizmet götürdüğü ya da etkilediği coğrafyalar bugün Türkiye’den büyük bir beklenti içinde.

Türkiye son yıllarda bu beklentiye uygun önemli adımlar atıyor. Dünyanın dört bir yanındaki uzun yıllar ihmal ettiğimiz kardeş ülkelerle tarihi ve kültürel bağlarımız güçlendiriliyor. Onlarla sevinçlerimizi ve acılarımızı paylaşıyoruz. Bunlar yapılırken bazen TİKA görev başında oluyor, bazen bir gönüllü kuruluşumuz.

Geçtiğimiz günlerde bir hafta sonu Ankara İlahiyat Fakültesinden bir grup arkadaşla bir araya geldik, hasret giderdik.

Yaptığım konuşmada dostlarıma, “Bugün düne göre daha büyük bir imtihanla karşı karşıyız” dedim.

Yokluğun imtihanında sabır, tahammül ve rıza gerekir.

Şükür imtihanında ise, nimetin sahibine isyan etmemek, O’nun verdiği nimetleri ihtiyacı olanlarla paylaşmak, O’nun razı olacağı bir kulluk sergilemek ve O’nun sevdiği, razı olduğu ameller için koşmak gerekiyor.

Ağırlıklı olarak Ankara İlahiyatın 1980 sonrası mezunlarından oluşan bir ekip, yıllardan beri yaz aylarında birkaç günlük bir program çerçevesinde “Başkent Kardeşleri” adıyla buluşuyordu. Davetli olmama rağmen o buluşmaların hiçbirinde yer alamamıştım.

Bu yıl İlahiyatlılar Birliği Derneği’nin organizasyonuyla Ankara Kızılcahamam’da bir araya gelindi. Program, öğretmen arkadaşların kolay katılabilmesi için sömestr tatili dönemine denk getirilmişti. İyi de oldu. Katılım gayet güzeldi.

Katılımcılar arasında mezun olduktan sonra hiç görüşememiş aynı dönem mezunları vardı. 20-25 yıl aradan sonra yeniden görüşebilmek herkes için büyük mutluluktu. Tam bir bayram havası esti Kızılcahamam’da.

Sezayi Sunar, İlahiyatlılar Birliği’nin yeni Başkanı ve benim de öğrencilik yıllarımda aynı evi paylaştığım bir ağabeyim, dostum. O şimdi ekibiyle birlikte güzel buluşmalara imza atmanın gayreti içerisinde.

Kızılcahamam buluşması önemli adımlardan birisiydi.

Ordu milletvekili İhsan Şener dostumuz bize Ankara’nın en güncel siyasi fotoğrafını veciz bir dille sundu.

Ardahan milletvekili Prof. Dr. Orhan Atalay, davasının farkında bir akademisyenin yürek sızılarını paylaştı.

Osmanlı’nın yıkılmasıyla 23 devletin ortaya çıktığını hatırlatan Atalay, Cumhuriyetin kurucularının yeni kurulan devleti Osmanlının bakiyesi olarak görmediklerine işaret etti.

Atalay’ın, “Bir grup üniversite son sınıf öğrencisiyle sohbet ediyordum. Onlara Aliya İzzetbegoviç’i, Necip Fazıl’ı, M. Akif Ersoy’u sordum. Aldığım cevaplar iç açıcı değildi” sözleri Türkiye’nin geleceğine dair bir alarm niteliğindeydi.

Atalay, “Bizler üniversite öğrenciliğimiz sırasında, lise yıllarımızda güzel insanların yakınlarında, nezih ortamlarda, idealist eğitimcilerin elinde bugünlere geldik. Korkarım, bugünkü gençlerimizin çoğu bahsettiğim güzelliklerin çok uzağında!” dedi.

Kendisi TBMM’de daha güzel bir Türkiye ve daha donanımlı bir gençlik için hangi çabalar içerisinde olduklarını örneklerle anlattı.

Fakülte öğrenciliğimin son yılında aynı evi paylaştığımız Sevgili dostum Prof. Dr. Bilal Kemikli’nin sohbeti tam bir irfan ziyafeti idi. Keşke tamamı kayıt altına alınsa, bir yerlerde neşredilse idi.

Kemikli, bu gelişinde Çamlıdere’de metfun Ali Semerkandi Hazretlerinin kabrini ziyaret etmiş. Kabrin başındaki bir levhada şöyle yazılıymış;

“Cihan bağında ey âkil, budur makbulü ins ü cin,

Ne kimse senden incinsin, ne sen kimseden incin”

(Kızılcahamam programından bir hafta sonra cami açılışı için birlikte Pakistan’a gittiğimiz Prof. Dr. Ahmet Turan Arslan Hoca da aynı beyti bir vesile ile hatırlattı. Tevafuk.. Arslan Hoca’nın ikramını cep telefonumla kaydedip sosyal medyada paylaştım.)

Dumlupınar Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bilal Kemikli konuşmasında Osmanlı’nın mühim isimlerinden Ahmed Âmiş Efendi ve damadı Babanzade Ahmet Naim Efendi’yi de andı.

Âmiş Efendi Babanzadeye şöyle demiş; “Matlubun husulü veya ademi husulü her ikisi nezdinde müsavi değilse nakıssın oğlum!”

Kemikli, İbrahim Hakkı Bursevî’nin büyük bir alim, müfessir ve aynı zamanda önemli bir felsefeci olduğuna dikkat çektikten sonra, Mehmet Ali Aynî’nin onun hakkında yazdığı kitabın önemine işaret etti.

Kemikli, gönülleri serinleten sohbetinde çok sayıda Allah dostunun, şairin ve irfan ehli zatın adını zikretti.

Şeyh Sadi Şirazi anılan zatlardan birisiydi. İşte ondan bir söz;

“Kusur arayan göz rızayı görmez, Rıza gözü kördür kusur görmez.”

Kızılcahamam sıklıkla siyasilerin kamplarına ev sahipliği yapar. Bu kez siyaset dışı, sivil bir ekibin hasret gidermesine ve paylaşımlarına sahne oldu.

Programa katılan Ordu milletvekilleri Mustafa Hamarat ve İrfan Şener ile Ardahan milletvekili Prof. Dr. Orhan Atalay siyasi kimliklerinin dışında yıllar öncesinden tanışıp aynı atmosferi solumuş bir dostlar grubunun davetine icabet için oradalardı. Onlar da toplantıya katılan 100’den fazla katılımcı ile aynı atmosferi solumuşlardı.

İki günlük programın tadı damağımda kaldı. Yıllardır görüşemediğimiz çok sayıda dostumuzla kişisel bilgilerimizi güncelledik.

Onların bir kısmı ile birbirimizin yüzünü görsek de maalesef oturup sohbet imkanı bulamadık. Her birinin bulundukları illerde, görev yerlerinde ziyaret edilip sözlerimize kaldığımız yerden devam edebileceğimizi umuyorum.

Organizasyon’da emeği geçen herkesi yürekten tebrik ediyorum. Beni havaalanından alıp Kızılcahamam’a ulaştıran Sevgili Irmak Baran kardeşime ve Kızılcahamam’dan havaalanına götürme zahmetine katlanan Kemal Aslan kardeşime çok teşekkür ediyorum.

Bu programdan kısa süre sonra Bilal Kemikli kardeşimizin sevgili annesi vefat etti. Kemikli’ye başsağlığı ve sabır, merhume hanımefendiye rahmet diliyorum.

Bilal Kemikli’nin annesinin vefatı ardından yayınladığı teşekkür metnini rahmete vesile olmasını dileyerek paylaşıyorum..

….

Pek aziz dostlarım;

Muhterem validemiz Salime Kemikli'nin cemale yürümesi dolayısıyla taziye mesajı gönderen, telefonla arayan veya bizzat uğrayıp acımızı paylaşan, uzun yolları kısaltıp cenaze namazında saf duran, zamanı elvermediği için gelemeyen, arayamayan ve fakat dua eden, fatihalar okuyan; Kabe’de kılınan gıyabi namaza iştirak eden siz aziz dostlarıma teşekkürlerimi ve minnettarlığımı belirtmek isterim. Dostluk bu olsa gerek... Hak hepinizden razı olsun.

Abdurrahman Özdemir kardeşimin şairane ifadesiyle büyüklerimiz birer birer bu gurbeti terkediyor; vatan-ı aslıye rucu ediyorlar.

"Birer birer terk ettiler sılayı,

Yüce Rabbin "dön" emrinden dolayı;

Elleri öpülesi anne babalar.

Artlarından ağlar öksüz balalar:

Yıkıldı emsalsiz bir istinatgâh,

Nurlara gark ede cismini Allah..."

Hak, hepimize sağlık versin, afiyet versin. Bir dostumun ifadesiyle, artık yetim kaldık... Hak yetimliğimizi, öksüzlüğümüzü, çaresizliğimizi salih ve sadık dostlarla tamamlamayı nasip ve müyesser eylesin. Sizin için safça atan yegane kalp anne kalbidir; benim ve kardeşlerim için belki o kalb durdu... Fakat sizler, o kalb yanınızdayken kadrini bilin, hürmetinizi eksik etmeyin, dualarını almaya çaba sarfedin ve hizmetinde bulunun.

Bu vesileyle hepinizi canugönülden selamlarım efendim.

Bilal Kemikli

Recep KOÇAK

Toplam