Blog

Miraç Kandili anlamı ve önemi nedir?

Recep ayının 27. Gecesi olan Miraç Kandili, kelime anlamı olarak öğe çıkma, yükselme olarak bilinir. Peki, Müslüman Âlemi için bu gecenin anlam ve önemi nedir? Miraç gecesi neler olmuştur? Miraç Kandili ile ilgili hadis veya ayet var mıdır?

Miraç Kandili anlamı ve önemi nedir?

Recep ayının 27. Gecesi olan Miraç Kandili, kelime anlamı olarak öğe çıkma, yükselme olarak bilinir. Peki, Müslüman Âlemi için bu gecenin anlam ve önemi nedir? Miraç gecesi neler olmuştur? Miraç Kandili ile ilgili hadis veya ayet var mıdır?

Miraç Kandili Anlamı ve Önemi

Miraç İslamiyet’te Hz. Muhammed'in (S.A.V) göğe yükselmesidir. Miraç kelime olarak Arapçada yükseğe çıkma anlamına gelir. Ayrıca, merdiven anlamına gelen uruc kökünden geldiği bilinmektedir.

Dinimizde Miraç olayı hicretten bir yıl ya da on yedi ay önce Receb ayının 27. gecesi gerçekleşmiştir. Miraç olayının iki aşaması vardır. Birinci aşamada Peygamberimiz (s.a.s) Mescidül – Haram’dan Beytü’l-Makdis’e (Kudüs) götürülmüştür ve bu aşamaya Kuran’da gece yürüyüşü anlamında olan “İsra” adını almıştır. İkinci aşamayı ise Peygamberimiz’in Allaha yükselişi oluşturmuştur. Miraç olarak anılan bu yükselme Kuran’da geçmese de birçok hadiste yer almaktadır.

Miraç olayının Müslümanlara hediyesi ise; Allah'a ortak koşmayan kimselerin günahlarının bağışlanacağı, sonunda cennete girecekleri müjdesi ve Bakara süresinin son iki ayetidir.

Miraç Kandili Hadisleri

Resûlullâh miraça çıkmadan sadrının temizlenmesini şöyle anlatır: “Ben Kâbe’nin Hatîm kısmında yatıyordum. Uyku ile uyanıklık arasında bana biri geldi, şuradan şuraya kadar (göğsümü) yardı. (Bu sözünü söylerken boğaz çukurundan kıl biten yere kadar olan kısmı gösteriyordu.) Kalbimi çıkardı. Sonra bana, içerisi îman ve hikmetle dolu, altından bir kab getirildi. Kalbim (çıkarılıp su ve Zemzem ile) yıkandı. Sonra içerisi îman ve hikmetle doldurulup tekrar yerine kondu…” (Buhârî, Bed’ü’l-Halk 6, Enbiyâ 22, 43; Müslim, Îman 264)

Ebû Hüreyre’den (r.a.) rivâyet edildiğine göre, İsrâ gecesi Resûl-i Ekrem’a, birinde şarap diğerinde süt bulunan iki kâse getirildi. Hz. Peygamber şöyle bir baktıktan sonra süt kâsesini tercîh etti. Bunun üzerine Cebrâîl (a.s.): “−Seni, insanın yaratılış gâyesine uygun olana yönlendiren Allâh’a hamd olsun. Şâyet içki dolu bardağı alsaydın, ümmetin sapıklığa düşerdi.” dedi. (Müslim, Îman, 272; Eşribe, 92)[2]

Peygamberimiz diğer bir hadîs-i şerîflerinde de şöyle buyurmuşlardır: “(Mîrâc esnâsında) Cennetin kapısında durup içeri baktım. Oraya girenler ekseriyâ fakirler idi. Zenginler de (hesap vermek için) mahpus idiler. Bunlardan cehennemlik olanların ise ateşe atılmaları emredilmişti. Cehennemin kapısında da durdum. Oraya girenlerin ekserisi kadınlardı.” (Buhârî, Rikâk, 51; Müslim, Zühd, 93)

Hadîs-i şerîflerinde buyurur: “(O gece) göğe yükseltildim. Öyle bir makâma çıktım ki, orada kalemlerin gıcırtıla­rını duyuyordum.” (Buhârî, Salât, 1)

Toplam