Tüm medyada "1,5 lira Minibüs Paraları Olsaydı Ölmeyeceklerdi" başlığıyla yer alan 8 yaşındaki Asliye Ayaz ve 13 yaşındaki Zeynep da...

Tüm medyada "1,5 lira Minibüs Paraları Olsaydı Ölmeyeceklerdi" başlığıyla yer alan 8 yaşındaki Asliye Ayaz ve 13 yaşındaki Zeynep Varış da Deniz Feneri'nin yardım ulaştırdıkları arasındaydı.
Çocuklar; bizim çocuklarımız... Karagözlü, güler yüzlü, esmer, sarışın... Hepsi paha biçilmez, hepsi birbirinden değerli. Yürekleri kendileri gibi küçük ama herkesi sevebilecek kadar kocaman. Dünyayı sığdırıyorlar içine... Sevgileri karşılıksız, çıkarsız. Seviyor ve öğretiyorlar sevmeyi. Çocuklar; bizim çocuklarımız... Tek farkları hayatları ve hayatın onlara sunduğu imkanlar. Kimi balı böreği elinin tersiyle itecek kadar doymuşluğa ulaşmışken kimileri bunları hayal dahi edemiyor. Bir giydiğini bir daha giymeyen ; 50 öğrenciye bir öğretmenin düştüğü okulların şanslı sayıldığı günümüzde her ders için ayrı bir öğretmenden özel ders alan çocukla, üç bayramdır istediği giysileri babası alamadı diye bir daha dile getirip onu üzmek istemeyen, sırasını iki arkadaşıyla paylaşmaktan gocunmadığı gibi kalemini silgisini de paylaşan çocuk arasındaki terk fark işte bu imkan eşitsizliği. Çocuklar, bizim çocuklarımız, aslında yarınlarımız. Onlara yatırım gerçekte istikbale yapılmakta. Bu kocaman yüreklerin bedenler büyüdükçe küçülmemesi için önce sevgiye ihtiyaçları var. Ailede, sokakta ve ille de okulda. Her şey sevmekle başlar, sevmekse yürekte. Kendini sevmek, ailesini, arkadaşlarını, okulunu, işini, ülkesini, dünyayı ve bu sevgi paylaşıldıkça büyür; kar topu iken çığ olur. Duyarlılık katar insana, bu sevgi tohumu düştü mü yüreklere binlerce yeni fidan yetişir. İşte güzel Türkiyemizin gülistan olmasının en büyük etkenlerinden biri sevgiyi çoğaltma, paylaşma ve duyarlılığı öğrettiği gibi hayata da geçiren eğitimcilerimizin sayısı hiç de az değildir. Bu eğitimcilerimizden sık sık feryatlar ulaşıyor bizlere: -"Ayakkabısız, montsuz yavrularım. Üşüyorlar...!" diye başlıyor müdür beyler, müdire hanımlar sözlerine, okullarında ihtiyaç sahibi kaç yavrumuzun olduğunu sorulduğunda... Kocaman bir "offf" çekerek başladıkları cevap kısa ve anlamlı oluyor: "Sizin kaç çocuğunuz var?" Çocuklar, bizim çocuklarımız, yarınlarımız onlar... Birini ayırmak mümkün mü bir diğerinden. Yüz binlerce çocuğumuz var bizim ve bağışçılarımızdan aldığımız güçle her yeni feryada kulak verdikçe ulaştıkça onlara: Üşüyenleri şefkatle sardıkça, ayaklarında bot, sırtlarında mont oldukça, sıralarında hayata dair güzelliklerin yazıldığı defter ve o satırları karalayan kalem oldukça ellerinde, hızla artmakta yavrularımızın sayısı. Ve bazen de yaşlı gözlerle, onların avuçlarımızdan kayışlarına tanık oluyoruz. Buz keserken bedenimiz, ateşler içinde yanıyor ciğerlerimiz. Tüm medyada "1,5 lira Minibüs Paraları Olsaydı Ölmeyeceklerdi" başlığıyla yer alan 8 yaşındaki Asliye Ayaz ve 13 yaşındaki Zeynep Varış da eğitim gördükleri Vali Kurtuluş Şişman İlköğretim Okulu yönetiminin 2003 yılında yardım talebi üzerine diğer 251 arkadaşlarıyla birlikte elinden tuttuğumuz yüz binlerin arasına karışmışlardı. 2003 yılında kırtasiye seti, 2006 ve 2008 yıllarında da giyim ve kırtasiye seti emanetlerini ulaştırdığımız yavrularımızın hazin vefatları tüm
Deniz Feneri ailesini derinden üzdü. Mekanları cennet bu yavrularımızın ardından dua etmek ve kederli ailelerine sabırlar dilemekten başka bir şey gelmiyor elimizden. Ama yine de belkilerle başlayan keşkelerle devam eden cümleleri kurmaktan kendimizi alamıyoruz. Çünkü bizim çocuklarımız onlar, birini ayırmak ne mümkün bir diğerinden. Onlar, hepimize emanet idi. Bu hazin ölüm yolculuğundan, 1,5 TL için o minik ayakların yürüdükleri her santim yoldan hepimiz müşterek sorumluyuz. Mekanınız cennet olsun sevgili çocuklar. "Acaba" diye sorduk kendimize, "İftiralarla gücümüz azaltılmasa idi, yakın zamanda size tekrar gelebilir miydik?" İki bilet parasını herkes hatırında tutmalı. İki bilet parası.. İyilik için küçücük bir adım, küçücük bir çaba, küçücük bir katkı küçümsenmemeli. Bazen iki bilet iki can değerinde olabilir ve iki hayatı kurtarabilir.
30 Ocak 2010