HESAP NUMARALARI
EN TR
HESABIM
BAĞIŞ YAP
Bağış Sepeti
Seçim yapılmadı
Bağışçı Girişi
ŞİFREMİ BİLMİYORUM
AnasayfaKurumsalİyilik Notları Bizi karşılarında görünce…

Bizi karşılarında görünce…

Burnunda hiç bitmeyen sümük, ayağı çıplak, üstü başı yırtık elbisesiyle kapkara bir Afrikalı çocuk köyüne doğru var gücüyle koşuyordu.

Burnunda hiç bitmeyen sümük, ayağı çıplak, üstü başı yırtık elbisesiyle kapkara bir Afrikalı çocuk köyüne doğru var gücüyle koşuyordu.

Amacı; gelen yabancıları köyde yaşayanlarına arkadaşlarından önce haber vermekti.

-“Onlar geliyor!”

-“Kim geliyor?”

-“Türkler buraya geliyor!”

Köyde büyük bir sevinç, kadın – erkek, yaşlı – genç haberi duyan koşarak toplandı. Yerini bile bilmedikleri ama kendilerine hayatları boyunca asla unutamayacakları bir iyilik yapan Türkleri yakından görmek için birbirleriyle yarışıyorlardı.

Belki de daha uzun boylu hatta kendileri gibi “kara” insanlar beklerken karşılarında kısa, tıknaz tipleri bulunca biraz hayal kırıklığına uğramış olabilirlerdi.

Ne de olsa dünyanın öbür ucundan gelen bu adamlar bir avuç Afrikalının hayatını değiştirmişti.

Aralarından biri çıktı, diğerlerinin duyabileceği şekilde bağırarak “Bakın, aylardır kendi aramızda konuştuğumuz Türkiyeli dostlarımız buraya, ayağımıza kadar geldi. Ne duruyorsunuz onlara teşekkür etsenize!” dedi.

Kara kıta Afrika’nın fakir, çilekeş ülkelerinden Çad’da yaşadığımız onlarca anıdan yalnızca biriydi bu.

Geçtiğimiz hafta Çad’daydım.

Deniz Feneri Derneği yetkilileri ile birlikte binlerce kilometre uzakta çölün ortasında yaşayan kardeşlerimiz için açılan kuyuları yerinde görme imkânı bulduk.

Her damlasının gerçekten “altın” değerinde olduğu suyun bir halkı nereden nereye getirebileceğini gözlerimizle gördük.

Deniz Feneri Derneği şimdiye kadar 69 köye su kuyusu açmış.

Çölün ortasında yaklaşık iki günde açılabilen su kuyuları köylülere sadece “su” sağlamanın çok ötesinde işler başarmış.

Yağmur birikintisinden su bulmak için her gün güneşin altında iki kilometre yol yürümek zorunda kalan Afrikalılar için köy meydanındaki su kuyuları bulunmaz bir lüks aslında.

Su, köyün sosyal ve ekonomik yapısının değişmesine neden olmuş.

Su kuyusuna kavuşan köyler, diğerlerinin gözünde değer kazanmış.

Hayvancılık, tarım az da olsa gelişmiş.

Çadlı köy sakinleri henüz farkında olmasa da suya kavuşmaları resmen onların 50 yıl ileri gitmelerini sağlamış.

Bu halde bile bizden en az 100 yıl geride olmalarına rağmen buna da şükür.

Çad vatandaşları, Fransa’nın yıllar süren sömürgeci politikası sonucunda kişiliksiz, kimliksiz, umutsuz bir hayat sürmeye mahkûm edildi.

Onları özgürlük vaadiyle kandıran sömürgeciler her şeylerini ellerinden aldı.

Rüşvet, yolsuzluk, hırsızlık, arsızlık planlı şekilde bu coğrafyaya bizzat sömürgeciler eliyle sokuldu.

Sonunda öyle bir hale geldiler ki şu anda topraklarında petrol, değerli madenler bulunmasına sevinemiyorlar bile.

Çünkü Batılılar, daha o değerli şeyleri onlar göremeden ülkelerinden çıkarıyor.

Başkentleri N’Djamena’da Hristiyan mahallesinde bu çok daha belirgin şekilde gözümüze çarptı.

Gelecekle ilgili bir planları olmayan yerel halktan İslam’ı seçenlerse sıkı sıkıya Kur’an’a sarılmışlar.

Evet, onların da maddi anlamda bir zenginlikleri yok. Ancak yaşamlarını en azından belli bir düzene soktukları bir gerçek.

Çölün ortasında geçirdiğimiz 20 saatlik zor yolculuğun son durağı olan köyde ateş çevresinde toplanmış çocuklar dikkatimizi çekti.

Hayatla tek bağları İslam olan bu çocuklar gecenin karanlığında Kur’an öğreniyorlardı.

Resmi sistemde kendilerine bir “öcü” olarak tanıtılan Osmanlı’nın bir parçası olduklarını bildiklerini öğrenmek ise beni ziyadesiyle duygulandırdı.

Şimdi onlara bakıp da “orada ne işimiz var?” sorusunu soranlara “hadi oradan!” demekten kendimi alamıyorum.

 

M.Mustafa Yıldız

30.01.2016 /  Milat Gazetesi

Paylaş
Proje ve TemsilciliklerProjelerimiz hakkında daha ayrıntılı
bilgi almak için lütfen kardeş
sitelerimizi inceleyiniz.