Ramazan ayının gelmesiyle birlikte kurulan sofralar birlik ve beraberliğimizi temsil etmektedir. Zira Peygamber Efendimiz tek hurmayla orucunu açmasıyla ümmetine asıl mesajı vermiştir. Bizlere düşen de Ramazan ayının güzelliklerinden iftar sofralarını, israf sofralarına dönüştürmemektir.
Ramazan ayını idrak ettiğimiz bugünlerde evlerde bir telaş başladı, tüm Müslüman âlemi heyecanla iftar açacağı günleri bekliyor. İftara misafir ağırlamak isteyen, sevdikleriyle aynı masada oturmak isteyen herkes menülerini şimdiden düşünüyor. Çorbadan dolmaya, ana yemekten tatlıya, kompostodan hoşafa sofralarda birçok çeşit yemekler yapılıyor. Ramazan ayı ile birlikte artan bu güzel birlik ve beraberlik geleneği her yıl olduğu gibi bu yılda devam ediyor.
Ancak bazen bu davetlerde yemek çeşitlerini fazla yaparak, israfa yol açabiliyoruz. Tatlı dil ve elinde olanı paylaşma hissinin yerini israf ve gösterişin aldığı bu sofralar ne Ramazan ruhuna ne de Peygamber ahlakına uymuyor.
Ey Âdem oğulları! Namaz kıldığınız, ibâdet ettiğiniz her yerde temiz ve güzel elbiselerinizi giyin. Yiyin, için fakat israf etmeyin. Çünkü Allah israf edenleri sevmez. (A'râf / 31. Ayet)
Velîsi bulunduğunuz yetimleri evlilik çağına varıncaya kadar gözetip deneyin. Eğer onların akılca olgunlaşıp kâr-zararı ayırt edebilecek bir duruma ulaştıklarına kanaat getirirseniz, o takdirde mallarını kendilerine hemen devredin. Büyüyecekler de mallarını elimizden alacaklar diye o malları israf ile ve tez elden yiyip tüketmeyin. Zengin olan velî, yetim malına tenezzül etmesin; muhtaç olan da ihtiyaç ve emeğine uygun olarak meşrû ölçüde bir şey yesin. Mallarını kendilerine teslim ettiğinizde de yanlarında şâhit bulundurun. Hesap sorucu olarak Allah yeter. (Nisâ / 6. Ayet)
Çünkü saçıp savuranlar, şeytanların kardeşleridir. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankördür. (İsrâ / 27. Ayet)
Akrabaya, yoksula ve yolda kalmış yolcuya hakkını ver; fakat malını israf ederek saçıp savurma.(İsrâ / 26. Ayet)