Gelemeyenlere gitmek gerek!
Damlada gizli derya,
Ömür c/anda.
Her nefes bir başka bayram,
Farkındalıkla yaşanıyorsa!
Bazen susarak anlaşır insan ki bilir sorulmamış soruların cevabını. Hem yormak istemez, hem üzmek ve aslında belki de yorulmak ve üzülmek.
Maalesef bir tedavisi olmayan Miyotik Distrofiye (Kas Hastalığı) nedeniyle yatağa bağlı Cafer Kardeşimle de konuşulacak çok şey vardı. Ne o anlatmak istedi tekrar tekrar yüzlerce kişiye bahsettiği süreci ne de ben anlatsın istedim onlarca vakadan bildiğim şeyleri.
Nasılsın dedim “ŞÜKÜR” dedi.
Ne yapabiliriz hocam dedim senin için. On üç yıl vekil imamlık yaptıktan sonra bu rahatsızlık nedeniyle devam edemeyen yumuşak bakışlı adamın gözleri önce gözlerimle, sonra da yıllardır hissedemediği bacaklarıyla buluştu ve onları göstererek artık taşıyamıyorlar beni … Taşıyamayacaklar da! diye mırıldandı.
Hikayenin gerisini 11. sınıfa giden ve babasının eli kolu olan kızından öğrendik baş başa yaptığımız kısa sohbette. “En çok unutulmak üzüyor babamı, cemiyet adamıydı o ve şimdi geleni gideni arayıp soranı pek yok. Haliyle o da gidemiyor ki insan içine karışsın…”
Babasının umudu, gururu, okulunda oldukça başarılı kızımıza gidecek dedik İnşallah gidecek. Ve aramızda kalsın, babacığına sürpriz olsun hem olurda uzarsa süreç bekleyip üzülmesin diyerek imecesini başlattığımız akülü aracın sözünü verdik.