Esra K.


Gecenin karanlığı, gün doğana kadar..!
"Arz-ı hale sukût gerek bazen
Bazen kelâm
Bazen kalem…
Ahvâl-i arzdır niyetimiz…
Ves-selâm…"
Ve bazen bunların hiç biri yetmez kelam düğüm olur kalem biter geriye sabır kalır her anı dua ile sukut.
Esra kardeşimizin hayatı gibi. Rahatsızlandığından beri her derdine koşuşturmaya çalışan kız kardeşinin son söylediğini başta söyleyip ben de onun gibi sukuta bırakayım k/alemi…
“Sağlık narin bir kelebek konar göçer bazen ve bazen de incinir ılık ılık esen yelden. Ablam sekiz ay öncesine kadar işinde gücünde, koşturur taştan çıkartırdı ekmeğini. Yıllardır yalnız verdi hayat mücadelesini yaptığı evlilikte mutlu olamayıp bir de evladı ondan zorla alınınca biraz da küstü hayata. O gün rahatsızlandığı haberini alınca koştum kaldırıldığı hastaneye. Pıhtı attı dediler beyne. İşte o andan itibaren hiçbir şey dönmedi eskiye. Konuşamadı aylarca ki hala da net konuşamaz. Sonra bir dizi ameliyat geçirdi tıkanan damarların açılması için. Bu süreçte çalışamadığı için zorunlu ve rutin ihtiyaçlarını dahi karşılayamaz hale geldi. Kira birikti, faturalar… Rahmetli babamdan annemle bölüştükleri cüzi bir maaş tek gelir. O iyi olsun da bulduk buluşturduk, aile çevresi, eş dost, komşular, yardımlar getirdik bugüne. Şimdi son büyük bir operasyon var sırada biraz riskli ama gerekli. Ablamın dua ve desteğe ihtiyacı var. Hem sağlığına kavuşması hem de o vakte kadar düzeninin bozulmaması için.”
Biz de söz verdik, “yalnız değilsiniz ne siz ne de kardeşiniz”
Biz benden büyüktür!
Şahit olduğu acıları dindirme, azaltma, paylaşma imkan ve gücü varken görmezden gelen yürek bedene sadece yüktür.