Umudun kapanmaz kapıları...
O bebekti annesi ve babası ayrıldığında. Annesi mecburen başka bir ilde yaşayan ailesinin yanına sığındı. Babasının yanında kalmıştı. Bebekliğini çok hatırlamıyor ama, çocuk yaşa gelince anladı analığın onu bu evde istemediğini. Biraz babaannesinin, biraz halasının yanında geçirdi çocukluğunu. Büyüdü serpildi. Hamallık yaptı, pompacılık yaptı, şoförlük yaptı. Okumaktı hayali ama, hayatın sırtına vurduğu yükün altında, yarı örgün, yarı açıktan liseyi bitirebildi ancak.
Ömürden tam otuz yıl geride kalmıştı. Babası, babaannesi rahmetli olmuştu. Artık kendi hayatını kurmasının zamanı geçiyordu. Bu arada babası rahmetli olunca annesi bu şehre geri dönmüş annesi ile beraber yaşamaya başlamışlardı. Ancak annesinin ara sıra gittiği günlük işlerle ancak karınları doyuyordu zar zor.
Her şeye rağmen kara verdiler annesi ile baş başa vererek. Allah büyük, umulmadık kapılar açardı elbet.
Evlenecek kız bulundu, nişan yapıldı, düğün hazırlıkları başladı. Hep garip büyümüş bu gencin ummadığı kapılardan biri de siz olur musunuz?