Elimize ulaşan bir mektup söyle başlıyordu. “Çatımız yok, pencerelerimiz naylon kaplı, evimiz ha yıkıldı ha yıkılacak” Ne şikayet ne isyan bu haykırışlar. Yaşamın tam da orta yerinde yok olası yokluğun kuşattığı hayatların yalın kılıç var olabilme mücadelesi sadece. Karanlıkların en zifirisinde kaybolmuş bir çift gözün aydınlığın her zerresine duyduğu hasret bu.
Gözleri gece hiç gündüzleri %20 gören ve ameliyatı çok riskli olduğundan doktorlarca önerilmeyen beyninde su birikmesi olan %80 engelli raporlu Mustafa kardeşimiz kendisi gibi sağlığıyla imtihan olan eşi ve sekiz ile on bir yaşındaki iki evladı adına sesleniyor bizler aracılığıyla sizlere.
İşte bu hasreti dindirmek, sırf çatısı aktığı için farkında bile olmadan hasım ilan edilen yağmurun suçsuzluğunu ispatlamak hatta onu tekrar sevdirmek umuduyla kulak veriyoruz tüm çağrılara yürekten dokunuşlarla yuva sıcaklığı katmak amacıyla bu metruğun hemen yan tarafına arsası bir gönlü zengince verilen, harfiyatı belediye tarafından alınan, temeli komşularca kazılıp, köylüler ve SYDV marifetiyle karkası çıkılan binaya.
Eksik çok dediler, olsun dedik, çatı, sıva, kapı, pencere yok dediler olur dedik.
Çünkü biliyoruz
Daha yağmura küs, çatısı naylon, kapısı ve camı kırık, mutfağı, banyosu ve hatta hiç evi olmayan haneler var. Onlar hayat mücadelesinde yarıda kalmışlar, bedenlerinde engelleri aşacak güç, yollarına ışık tutacak takatları kalmamışlar.
Her evin ışığı yanıp, bacası tütsün, yağmurla küslükler bitsin istiyoruz.
Ve bu yolda bizimlesiniz biliyoruz.
Kimsesizlerin kimsesi olmak bu aileyi kara kış gelemeden yuvalarına yerleştirmek için.
Haydi bir tuğlada siz bağışlayın! Damlalar derya imecemiz iyilik olsun.