Serap Hanım'ın hayatı tam bir dram. Desteklerimizle acıları bir nebze olsun hafifleyecek. İyilik elimizi Serap Hanım'a uzatalım!
Hayat;
Hiç durmadan akıyor.
Kimi c/an sıkıntısı,
Kimi emeğiyle ona anlam katıyor!
Sizlere de oluyordur mutlaka bazen dinlediğiniz, duyduğunuz, şahit olduğunuz, bildiğiniz ya da bizzat yaşadığınız olaylarda bundan fazla ne olabilir ki diyorsunuzdur. İşte tam da bu vb. hayatların sınavları kolay bitmez. Sabırdır zira tek güçleri ve sabır şükrü getirir ki bizim dert saydığımız ve aslında belki de lütuf olan olaylar dizisi birbirini izler durur.
İşte Serap Hanımın hayatı da bunlardan biri. Şimdi 15 yaşında olan ve uzun süre lösemi tedavisi gören ve hala kontrolleri devam eden oğlu daha altı aylıkken eşini kaybediyor. Sonrasında oğlunun tedavisi için bir umut kardeşi olursa deniyor. Aslında pek de istemeden ama çaresiz bir evlilik yapıyor. Birinci çocukta istenen sonuç alınamayınca ağabeyine şifa olan ikinci evladını da bir yıl sonra dünyaya getiriyor. Ve sonra çok sürmüyor söz verdiği halde kötü alışkanlıklarını bırakmayan eşiyle yollarının ayrılması.
Tam biraz dingin bir süreç başladı derken kendisine kanser teşhisi konmuş. Hem tedavi olmuş hem pazarlarda bulabilirse yeni bulamazsa ikinci el giysi satarak üç evladının nafakasını çıkartmaya çalışmış. Yetmemiş merdiven silmiş. Durumunu ve gayretini bilen kurum ve kuruluşlarında yardımıyla çocuklarını okul çağına getirmiş ki ertelenmesi yada kaçınılması imkansız bir ameliyat geçirmek durumunda kalmış. Omurgaları bir nevi yenilenmiş özel yurt dışından getirilen aparatlarla. SGK’nın karşıladığının dışında 96.000 lira tutan bu ameliyat için annesi ile rahmetli babasından aldıkları maaşın tamamını 11 ay bankaya devrederek kredi almışlar. Şükür ameliyat iyi geçmiş.
Tam da burada artık tamamdır demek geliyor insanın içinden ama dert çekeni sever ya ve boyun kıldan ince veren Mevla olunca. Bir süre sonra kanser son evre olarak bağırsaklara sıçrıyor ve bir dizi ameliyat sonrası Serap Hanım şimdilerde kolostomi torbası ve bez kullanmakta. Yine bırakmış değil hayat mücadelesini ara ara güç buldukça pazarlara gitmekte o günlerde. Ta ki salgın süreci başlayana kadar. Bu süreçle birlikte ekonomik olarak daha da zorlanan ailenin çınarı Serap hanımın annesi Ramazan’da geçirdiği beyin kanamasına bağlı felç oluyor.
Hayatın zorlukları karşısında birbirlerine daha da kenetlenen anneanne, anne ve 15,9,10 yaşında üç çocuktan oluşan bu aile öyle dersler veriyor ki aslında olur olmaz şeylerden şikâyetçi olan insanlara.
-Hala ara ara Pazar ve merdivene devam ediyorum, dediğinde Serap hanım
-Peki, anneniz? Kim bakıyor ona diye sormuştum. Daha annesi başlayamadan söze 10 yaşındaki Rahmiye: “ Ben bakıyorum amca. Annem bana öğretti.” Diye sorumu utandırıyor sorulduğuna.
750 kira ve özellikle kendilerine ayda 30 adet verilen torbanın ve ilaveten kullanılması gereken hasta bezinin (ki şimdi anneannemiz de kullanmakta) yetmeyen kısmı için tedavileri nedeniyle altına girdikleri borç bitene kadar destek sözü verdik bu gününe hep şükreden koca yürekli anaya!