Biz ne z/amansız kasırgalar atlattık,
Hep sıcacık tuttuk içimizi, kış a/yazında umudu ısıttık.
Çocuk sen gülersen,
Şifa bulur alem, çözülür prangalar,
Kanat takar yürek, diner kanayan yaralar.
Çağlayanlar denize kavuşur, sonsuz bir huzur kaplar içimizi…
Gül/sen!
Hayatın bilinmezleriyle akışını bilmek, inançla umuda sarılmaya ve dahi şerri hayra yormaya vesile. Zor zamanlar güzel anların müjdecisidir çoğu zaman ve acılar güç katar insana, farkındalığı arttırmakla kalmaz tabiri caizse oldurur.
Bazen beklemektir en büyük sınav çok zor olsa da bu sabrı asla elden bırakmamaktır şifa. Gecenin karanlığı değil mi ki gün doğana kadar. Ebrar kızımız ve ailesi için de zor, dar, güneşin de aydınlatamadığı kara zamanlar yaşanmakta bu günlerde ama şafağın sökmesi yakın. Ebrar daha dört yaşında ev hanımı annemiz ve çoğu zaman gece çalışmak zorunda kalan inşaat bekçisi babanın üç evladının en küçüğü. Yaklaşık bir yıldır şifa aramakta yavaş yavaş vücudunu saran, onu hareketsiz koyup yatağa ve solunum cihazına bağımlı koyan bu hastalığa. Yaşadığı ilde hem tedavisi hem de belirli periyotlarda yapılması gereken kontrolleri için yeterli sağlık kuruluşu olmadığı için yakındaki komşu ile göçmek durumunda kalmış anne on bir ve altı yaşındaki kızlarıyla onların nafakasını emeğiyle çıkartan eşini memlekette bırakıp.
Ebrar’nın tedavileri tamamen bitip, olumlu sonuç verene kadar fizik tedaviyle kaslarını canlı ve güçlü tutması şart. Ve dahası özellikle gece uykuda solunumunun daha rahat olması, hayati risk yaşamaması, tıkandığında öksürmesine yardımcı olacak çok özel bir yeleğe/cihaza acil ihtiyaç var. Maliyetinin yarıya yakını eş dost ve kızımızla yakından ilgilenen iyi yüreklerce karşılanan bu hayati cihaz tedarik edilene kadar anne ve abla nöbet tutuyor yavrumuzun başında ve tıkandığında sırtına vurarak düzene sokmaya çalışıyorlar solunumunu.
Yüreğiyle hayata sımsıkı sarılan, adeta konuşan gözleriyle sıcacık bakan çocuk yanındayız.
Bekle, gün umuda doğacak!