Emektar annemize, hak ettiği emekliliği anneliği hediye ediyor.
Ağır hayat yükümüzün altında doğrulamadan can havliyle yürüdüğümüzdendir,
Karanlık, yalnız ve bitmez sandığımız yollarda umudu görmezden gelişimiz!
Zeynep Hanım da annelik ve babalık sıfatlarını birleştirip evlatları için kendini unutmuşçasına hayat mücadelesi veren kardeşlerimizden. Üç evladını okutmak ve onlarla hayata tutunmak için başta kısa süreli temizlik işlerine gidiyordu ki zira çük küçüklerdi ve annelerine hem okula giderken hem de dönüşte ihtiyaçları var. Zaman geçip hem kendilerine hem birbirlerine göz kulak olmaya başladığında çocuklar annemiz de bir temizlik ve güvenlik firması üzerinden taşeron diye tabir edilen yöntemle ülkemizde hizmet veren konsolosluklardan birinde işe başladı. Tüm dünya ile birlikte ülkemizi de derinden sarsan salgına kadar zor, kıt kanaat da olsa kimseye muhtaç olmadan ocakları tütüyor, tencereleri kaynıyordu.
Salgının ilk günleriyle birlikte Zeynep Hanım işsiz kaldı. Bu işe ek yaptığı ev temizliği ve merdiven işleri de bıçak gibi kesildi. Bu çaresizlik hissiyatının pençesinde kıvrandığı günlerde çaresizliğin yeni çarelere vesile olduğu gerçeği yeni bir umut olarak çıktı karşısına.
Hayatın bana en büyük hediyesi dediği evlatlarına hamilelik sürelerinin toplamı için SGK’ya toplu ödeme yaptığında emekli olabileceği bilgisi yepyeni bir ufuk açtı Zeynep kardeşimizde ve şimdi bunu başarmak üzere. İşinden olduktan bir süre sonra hastanelerde yaşlı ve sürekli tedavi gören çınarlarımıza evlatlarını soluklandırmak, bir iki gün evlerine, yuvalarına, çocuklarına kavuşturmak için refakatçilik yaparak hem üç evladının nafakasını çıkartıyor hem de hayalini kurduğu emeklilik için ufak ufak birikim yapmaya çalışıyor.
Paylaşılınca azalırken acılar mutluklar artar ve yıl bitmeden bu onurlu mücadelenin kahramanları inşallah umut ettikleri yere ulaşmış olacaklar.